23 Ekim 2012 Salı

Bohemian Rhapsody üzerine..

              Esrarengiz bir şarkıdır Bohemian Rhapsody. Klibinin dönmeye başlamasının üzerinden seneler geçti, fakat hala tam olarak ne anlattığı üzerine kesin bir kanıya varılabilmiş değil. Tanrı' ya isyan mı, Freddie Mercury' nin eş cinselliğini itirafı mı, hayata karşı bir sitem mi?... Tam olarak neydi bu şarkı? Neyi anlatıyordu? Bununla ilgili birçok teori ortaya atıldı. Ama bu detaylara girmeden önce şarkı hakkında biraz bilgi vermekte fayda var.

             Queen grubunın 1975 yılında piyasaya sürdüğü Bohemian Rhapsody, Freddie Mercury tarafından yazılmıştır. Bir ballad bölümü, onu izleyen gitar solosu, bir opera geçişi ve bir hard rock bölümü olmak üzere dört ayrı kısımdan oluşmaktadır. Zamanının "en çok para harcanan single"  ünvanına sahiptir. Piyasaya çıkar çıkmaz inanılmaz bir başarı grafiği göstermiş,  müzik listelerinde haftalarca zirvede yer almış, çok geçmeden tüm zamanların en çok satanlarından olmuştur. Modern müzik tarihinin en  zengin ve en önemli eserlerinden olan Bohemian Rhapsody, birçok otorite tarafından gelmiş geçmiş en iyi şarkılardan biri olarak kabul edilmektedir.

 
             Tüm bu başarılarının ve müzikal zenginliğinin ötesinde Bohemian Rhapsody' yi bu kadar özel kılan, sözlerinin naifliği ve aynı zamanda anlaşılmazlığıdır. Ne anlattığı konusunda bir kesinlik olmasa da, istenilen duyguyu; huzuru, pişmanlığı, isyanı, hüznü; olduğu gibi dinleyiciye aktarabilmesidir. Freddie Mercury dizeleriyle öyle kendine has bir dünya yaratmıştır ki, şarkı istediği duyguyu dinleyene; soru işaretleri arasından, gizlice ulaştırır. Bohemian Rhapsody gerçekten inanılmaz bir hayal gücünün ürünü, esrarengiz, masalsı sözlere sahiptir:


Is this the real life? 
Is this just fantasy? 
Caught in a landslide 
No escape from reality 
Open your eyes 
Look up to the skies and see 
I'm just a poor boy, I need no sympathy 
Because I'm easy come, easy go 
A little high, little low 
Anyway the wind blows, doesn't really matter to me, to me 

Mama, just killed a man 
Put a gun against his head 
Pulled my trigger, now he's dead 
Mama, life had just begun 
But now I've gone and thrown it all away 
Mama, ooo 
Didn't mean to make you cry 
If I'm not back again this time tomorrow 
Carry on, carry on, as if nothing really matters 

Too late, my time has come 
Sends shivers down my spine 
Body's aching all the time 
Goodbye everybody - I've got to go 
Gotta leave you all behind and face the truth 
Mama, ooo - (anyway the wind blows) 
I don't want to die 
I sometimes wish I'd never been born at all 

I see a little silhouetto of a man 
Scaramouch, scaramouch will you do the fandango 
Thunderbolt and lightning - very very frightening me 
Gallileo, Gallileo, 
Gallileo, Gallileo, 
Gallileo Figaro - magnifico 

But I'm just a poor boy and nobody loves me 
He's just a poor boy from a poor family 
Spare him his life from this monstrosity 
Easy come easy go - will you let me go 
Bismillah! No - we will not let you go - let him go 
Bismillah! We will not let you go - let him go 
Bismillah! We will not let you go - let me go 
Will not let you go - let me go (never) 
Never let you go - let me go 
Never let me go - ooo 
No, no, no, no, no, no, no - 
Oh mama mia, mama mia, mama mia let me go 
Beelzebub has a devil put aside for me 
for me 
for me 

So you think you can stone me and spit in my eye 
So you think you can love me and leave me to die 
Oh baby - can't do this to me baby 
Just gotta get out - just gotta get right outta here 

Ooh yeah, ooh yeah 
Nothing really matters 
Anyone can see 
Nothing really matters - nothing really matters to me 

Anyway the wind blows..



        İşte bu sözlerin ne anlattığıyla ilgili birçok teori üretildi. Kimilerine göre ruhunu şeytana satmış bir günahkarın cehennemdeki çırpınışlarını ve ordan kurtuluşunu anlatıyordu. Kimilerine göre bu dizeler Freddie Mercury' nin annesine eşcinselliğini itirafıydı; hatta "I just killed a man..." derken kendi erkekliğinden bahsediyordu. Kimilerine göre ise şarkının hikayesi opera bölümü dışında gayet açıktı ve gizli bir mesaj içermiyordu; opera bölümü ise saçmalıktan ibaretti. Bunların dışında da birçok fikir ortaya atıldı ve bir belgesel çekildi. Grup üyeleri ise şarkının gizemini her zaman korumaya devam ettiler ve ne anlattığı konusunda açıklama yapmaktan kaçındılar.


       Kendi fikrime gelecek olursam ki bu da yaygın olan bir teori, sözler bir adamın intiharı üzerine kurulu. Adam yaşadığı iç çatışmalarından sonra intiharı seçiyor, ilk bölümde de annesine olan vedası yer alıyor. Daha sonraki bölümde ise ruhunun ahiretteki maceraları anlatılıyor. Ruhu, intiharı seçtiği için cehenneme mahkum ediliyor. Bunun üzerine Tanrı' ya onu affetmesi için yalvarıyor ama bu bir işe yaramıyor. Sonrasında  isyan etmeyi deniyor, ama akıbeti değişmeyince zavallı bir çocuk olduğunu ve hiçbir şeyin onun için önemli
olmadığını vurgulayarak bitiriyor.


      Son olarak; şarkının yaratıcısının, yazdıkları üzerine verdiği bir demeci paylaşmak istiyorum. İşte Freddie Mercury' nin şarkı hakkında söyledikleri:

"Bohemian Rhapsody, içerisinde hayalci bir his barındıran şarkılardan biri. Bence insanlar bu şarkıyı dinlemeli, üzerinde düşünmeli ve şarkının onlara ne gibi mesajlar verdiği hakkında kendi çıkarımlarını yapmalılar... Bohemian Rhapsody, öyle birden ortaya çıkmış bir şarkı değil."






14 Ekim 2012 Pazar

Japon Müzik Dehası Yamaoka...

       Japonların birçok konuda orijinal fikirler ürettiklerini, birçok bilim ve sanat dalında dünyaya dahiyane düşünceler sunduklarını söylemenin artık Japon milliyetçiliğiyle  alakası olmasa gerek. Zira yaratıcılık konusunda kendilerini insanlığa kanıtlamış durumdalar. Tabii ki bu yaratıcılığın kendini en çok gösterdiği alanlardan biri müzik, ki benim hayatımda da Japon müziğinin oldukça büyük bir yeri olduğunu söyleyebilirim. Hatta müzik zevkimin çok da sağlam temellere dayanmadığını anlamam, dinlediğim melodilerle kendime oluşturduğum ufkun aslında ne kadar dar olduğunun görebilmem bir Japon müzisyeni sayesinde oldu:
 Akira Yamaoka...Notalarla oluşabilecek atmosferlerin çeşitliliğini ve ezgilerle bilinçaltının derinliklerine uzanabilecek dokunuşların varlığını fark etmem onun müziğini dinlememle gerçekleşti. Fazla iddialı oldu belki ama en azından hissettiğim buydu. Neyse fazla uzatmadan Akira' dan ve müziğinden biraz bahsetmek istiyorum.

      Öncelikle söylemem gereken, Akira' nın "Silent Hill" isimli korku oyunun soundtrackinin bestecisi olarak tanındığı. Hatta birçok insanın hayran olduğu, benim hayatımda da yer etmiş olan ezgileri Akira bu oyun için besteledi.. Haliyle şarkılarının büyük bir kısmı "easy listening" olmaktan hayli uzak. Oyunun atmosferini bütünleyen siren sesleri, vana sesleri, ürkütücü-anlamsız bağırtılar Akira' nın birçok şarkısında mevcut. Bu durum Akira' yı dinlemeyi biraz zorlaştırıyor. Yeri geldiğinde kendinizi bir şarkıyı dinlemek için çaba sarf ederken bulabiliyorsunuz. Bazen kendinize " ne dinliyorum ben?" sorusunu sormanız hayli olası. Ama işin zor kısmını atlatıp efektlerden çok melodilere odaklandığınızda, notaların büyüleyici birliktelikleriyle bilinçaltınıza doğru seyahatlere çıkıyorsunuz. Dinledikçe kendi kendinize küçük meditasyonlar düzenlemeye başlıyorsunuz. Akira' yı  dinlerken dünyadan bir süreliğine kopmanız hiç de zor değil.
     
       Elbette bu söylediklerim herkesin ilgisini çekmeyecektir. Zira birçok kişi için müzik dinlemenin amacı eğlenceli vakit geçirmektir. Ama müzikte değişik tecrübelere açık dinleyiciler için Akira şarkılarının hayli ilgi çekici olacağını düşünüyorum.

       Son olarak dinleme zorluğu açısından biri kolay diğeri orta zorlukta iki Akira şarkısı paylaşacağım.
İlki 1999 yılında çıkan ilk Silent Hill oyununun açılış şarkısı:


     
   












ve bu da 2004 yılından, dinlemesi biraz daha zor olan başka bir Silent Hill şarkısı:






   










     Dinledikçe söylediklerimin daha iyi anlaşılacağını umuyorum. İnsanlığa sunduğu bu mükemmel sanat ve birçok insanın müzikal dünyasında yarattığı devrimler ile Akira Yamaoka' nın günümüzün çok önemli müzisyenlerinden olduğunu düşünüyor; şarkılarını, özellikle deneysel müzik sevenlere şiddetle tavsiye ediyorum.

5 Ekim 2012 Cuma

3..2..1...

Başlıyoruz.. Tüm blog ortamlarına merhaba. Bir medya iletişim öğrencisi olarak ben de bu ortamlarda yerimi almış bulunmaktayım. Blog isminden de anlaşılacağı üzere bahsedeceğim şeyler belli konulara bağlı olmayacak. Bana ilginç gelen, hayatımda yer etmiş şeylerden; müzikten, sinemadan, hayattan falan konuşacağım işte..Umarım bir yerlere ulaşır..